TT

Bülent Ulaşan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

Serbest dış ticaret politikasının ekonomik büyüme üzerinde olumlu etkisi olup olmadığı, modern iktisat bilimin kurucusu kabul edilen Adam Smith zamanından beri tartışma konusu. Klasik dış ticaret teorisine göre, uluslararası serbest ticaret, ülkelerin göreli olarak iyi oldukları alanda uzmanlaşmalarını sağlayarak ekonomik etkinliği artırmakta ve tüm ülkeleri daha zengin hale getirmekte. Öte yandan, 1980’lerin başlarında tüm dünyada yaygınlaşmaya başlayan serbest dış ticaret politikalarının, yakın dönemde popülaritesini yitirmeye başladığı gözlemleniyor.

ABD özelinde baktığımızda, 1994’de NAFTA’nın faaliyete geçmesi ve 2001’de Çin’in Dünya Ticaret Örgütü’ne katılması ile birlikte ABD’de imalat sanayi istihdamı hızla azalmaya başladı ve cari açık yükseldi. Serbest ticaret politikalarının istihdam ve gelir dağılımını olumsuz yönde etkilediği algısı, 2007-2009 yıllarında yaşanan küresel ekonomik krizin ardından daha belirgin hâle geldi, özellikle gelişmiş ülkelerin söz konusu politikalara bakışını değiştirmeye başladı. Bu kapsamda, uluslararası ticarete konu olan engellerin sayısında artış eğilimi gözlendi ve son dönemde başta ABD olmak üzere birçok ülkede içe dönük korumacı ekonomi politikaları gündeme geldi. Ayrıca, sanayi devrimi sonrasında dünya ekonomisinde serbest ticaretin öncülüğünü yapan İngiltere’de geçtiğimiz yıl yapılan referandum sonucunda, dünyanın en büyük serbest ticaret bloğu olan Avrupa Birliğinden ayrılma yönünde karar çıktı. Tüm bunlar serbest ticaret ve ekonomik büyüme ilişkisi üzerine iktisat yazınında süregelen tartışmayı yeniden alevlendirdi.

Bu yazıda, serbest dış ticaret politikasının ekonomik büyümeyi nasıl etkilediği sorusuna, teorik ve uygulamalı iktisat yazınında nasıl cevap verildiği incelenmeye çalışılıyor.

Serbest Ticaret ve Ekonomik Büyüme: İktisat Teorisi Ne Diyor?

İktisat teorisinde, serbest dış ticaretin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi, 1980’li yıllara kadar Ricardocu Heckscher-Ohlin teorisi çerçevesinde ele alınmış. Bu teoriye göre, bir ülkenin karşılaştırmalı üstünlüğü çerçevesinde uluslararası uzmanlaşmaya gitmesi ve serbest ticarete katılması, etkin kaynak dağılımını sağlayarak üretim düzeyinde bir defalık artışa neden olur. Ancak, Ricardocu Heckscher-Ohlin teorisi, serbest ticaretin uzun dönemde ekonomik büyümeyi nasıl etkileyeceği konusunda hiçbir sonuç ortaya koymamış. Bilindiği üzere, Solow (1956) tarafından geliştirilen neo-klasik büyüme modeline göre, uzun dönemde ekonomik büyüme teknolojinin gelişme hızı tarafından belirlenir. Bu nedenle, serbest ticaretin uzun dönemde ekonomik büyüme sağlaması, ancak teknolojik gelişmeyi olumlu yönde etkilemesi ile mümkün olur. Ancak ne Ricardocu Heckscher-Ohlin teorisi ne de neo-klasik büyüme teorisi, serbest ticaretin teknolojik gelişmeyi teşvik edeceği yönünde teorik bir sonuç ortaya koyar. Sadece, 1980’li yılların ortalarında geliştirilmeye başlayan içsel büyüme modelleri, serbest dış ticaret ile uzun dönemli ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi analitik olarak modelleyebilmişler.

Dış Ticaret Politikası ve İçsel Büyüme Modelleri[1]

Neo-klasik büyüme modelinden farklı olarak içsel büyüme teorilerinin, üretim sürecindeki sermaye faktörünü, fiziksel sermayenin yanı sıra, beşeri sermaye, yenilikler, yaparak öğrenme vb. unsurları da kapsayacak şekilde daha geniş anlamda tanımladıkları görülüyor. Bu modellerin en önemli özelliği, sermaye birikiminin azalan verimler kanununa tabi olmaması ve uzun dönemde ekonomik büyümenin motor gücü olması. Özellikle araştırma-geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine bağlı olarak geliştirilen yenilikler, üretimde ölçeğin artan verimine neden olmakta ve uzun dönemde ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilemekte.

Bu çerçevede Rivera-Batiz ve Romer (1991) ile Grossman ve Helpman (1991) dış ticaret politikası ile ekonomik büyümeyi uzun dönemde ilişkilendiren modeller geliştirmişler. Bu modellere göre, serbest dış ticaret, uzun dönemde ekonomik büyümeyi dört farklı kanaldan etkilemekte:

  • İletişim Etkisi: Serbest dış ticaret, ülkeler arasında iletişimi artırır ve teknolojinin yayılmasına olanak sağlar.
  • Tekrarlama Etkisi: Dış ticaretin kısıtlandığı bir dünyada, bazı yenilikler ve teknolojilerin birçok ülkede tekrar üretilmesi gerekirken, serbest dış ticaret ülkeleri farklı ve yeni teknolojiler üretmeye teşvik eder.
  • Dağıtım Etkisi: Ülkelerin karşılaştırmalı üstünlüklerine göre uzmanlaşarak serbest ticarete katılmaları, üretim faktörlerinin göreli fiyatlarının değişmesine neden olur (Stolper-Samuelson teorisi). Ekonominin sahip olduğu işgücü stokunun, bir bölümünün nitelikli diğer bölümünün niteliksiz ya da basit işgücünden oluştuğu varsayımı altında, bir ülkenin nitelikli işgücü yoğun bir sektörde uzmanlaşması, serbest ticaret sonrasında nitelikli işgücü talebini artırarak, yurt içinde göreli ücret yapısını nitelikli işgücü lehine değiştirir. Bu durum, nitelikli işgücü kullanan ve uzun dönemde ekonomik büyümenin motor gücü olan Ar-Ge sektöründe istihdamın azalmasına ve/veya maliyetlerin artmasına, dolayısıyla uzun dönemde büyüme hızının yavaşlamasına neden olur. Tersine, bir ülkenin niteliksiz işgücü yoğun bir sektörde uzmanlaşması durumunda ise, serbest ticaret uzun dönemde büyümeyi artırır.
  • Bütünleşme Etkisi: Dış ticaret, üretim ölçeğinin genişlemesine fırsat tanır. Yenilikler de uluslararası ticarete konu olduğu için, serbest ticaret, Ar-Ge sektöründe ölçek genişlemesine neden olur. Ar-Ge sektöründe ölçek ekonomileri söz konusu olduğundan, bu durum Ar-Ge faaliyetlerinin ve dolayısıyla uzun dönemde ekonomik büyüme oranının artmasını sağlar. Bununla birlikte, serbest ticaret sonrasında Ar-Ge sektörü uluslararası rekabetle karşı karşıya kalacağından, bu sektörde yurt içi üretim ölçeğinin daralması da söz konusu olabilir. Böyle bir durumda ise, uzun dönemde ekonomik büyüme yavaşlar.

Görüldüğü üzere serbest dış ticaret sonrasında ortaya çıkan bu dört farklı kanaldan, ancak iletişim ve tekrarlama etkileri, mutlaka ve mutlaka uzun dönemde ekonomik büyümeyi olumlu yönde etkilemekte. Ancak dağıtım ve bütünleşme kanallarına göre, büyüme üzerindeki etki mutlaka olumlu olmak zorunda değil. Daha açık bir deyişle serbest ticaretin büyüme üzerindeki etkisi, bu iki etkinin yönüne ve büyüklüğüne bağlı olarak olumlu, olumsuz ya da yansız olabilir.

Özetlemek gerekirse, içsel büyüme teorileri serbest ticaretin her koşulda ve tüm ülkeler için mutlaka ekonomik büyümeyi artıracağı sonucunu vermez. Diğer bir deyişle serbest ticaretin özellikle uzun dönemde olmak üzere, ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin ne olacağı, her ülkenin kendine özgü koşullarına bağlıdır. İktisat teorisinin kesin bir sonuç vermemesi, kuşkusuz serbest ticaret büyüme ilişkisini ampirik bir soru haline getirmekte. Bu kapsamda, bir sonraki bölümde konuyla ilgili uygulamalı yazın inceleniyor.

Serbest Ticaret ve Ekonomik Büyüme: Bulgular Ne Diyor?

Serbest dış ticaret ekonomik büyüme ilişkisinin çok sayıda ampirik çalışmaya konu olduğu görülüyor. Uygulamalı çalışmaların büyük bir bölümü, ülkeler arası büyüme analizlerinden oluşuyor. Bu çerçevede Balassa (1978), Feder (1982), Ram (1987) gibi erken dönem çalışmalar, serbest ticaret büyüme ilişkisini neo-klasik büyüme muhasebesi çerçevesinde incelemişler. Çoğunlukla ihracatı serbest dış ticaretin bir göstergesi olarak kullanan bu çalışmalar, ihracata dayalı ya da dışa dönük ticaret politikalarının büyümeyi olumlu yönde etkilediği sonucunu veriyor.

Uygulamalı iktisat yazınında, serbest ticaret büyüme ilişkisi 1990’lı yıllarla birlikte yeniden ilgi odağı olmuş. Dollar (1992), Sachs ve Warner (1995), Edwards (1998), ve Frankel ve Romer (1999) yakın döneme ilişkin önemli çalışmalar olarak karşımıza çıkmakta. Erken dönem çalışmalar gibi, bu dönemdeki çalışmalar da serbest dış ticaretin büyümeyi olumlu yönde etkilediği sonucunu ortaya koymuşlar. Bu çalışmaların önemli bir özelliği, ülkeler arası büyüme analizlerinde dış ticaret politikası ile doğrudan ilişkilendirilebilecek göstergelere yer vermiş olmaları.

Ancak bahsi geçen ampirik çalışmalar bir çok eleştiriye konu olmuş. Özellikle Rodrik ve Rodríguez (2000), serbest dış ticaret ekonomik büyüme ilişkisini ampirik olarak test eden önemli çalışmaların orijinal veri setini kullanmış ve bahsi geçen çalışmalarda elde edilen bulguların son derece kırılgan olduğunu ortaya koymuşlar. Bu yazarlara göre:

i) Çalışmalarda kullanılan serbest ticaret göstergelerinin, dış ticaret politikası ile ilgisi zayıf olup, bu göstergeler çoğunlukla diğer makroekonomik politikalarla ve kurumsal yapıyla ilişkili.

ii) Çalışmaların çoğunda, ekonomik büyüme ile ilgili basit modellere yer verilmiş olup, kurumlar ve coğrafya gibi büyüme üzerinde etkili olan diğer faktörler göz ardı edilmiş.

Rodrik ve Rodríguez (2000) eleştirisi sonrasında, uygulamalı yazının iki temel hatta ilerlediği görülmekte. Birinci hattaki çalışmalar, serbest ticaret büyüme ilişkisini kurumsal yapı ve coğrafya faktörlerini dikkate alarak incelemişler ve çoğunlukla ekonomik büyüme üzerinde kurumların etkili olduğu, ticaretin doğrudan bir etkisi olmadığı sonucuna ulaşmışlar [Örneğin, Easterly ve Levine (2003), Alcalá ve Ciccone (2004), Dollar ve Kraay (2003), Rodrik ve diğerleri (2004)].

İkinci hattaki çalışmalar, serbest dış ticaretin uzun dönemli büyümeyi hangi koşullar altında olumlu yönde etkileyebileceği sorusuna yanıt aramaya çalışmışlar ve serbest ticaretin büyümeyi artırıcı etkisinin ancak bazı kritik eşik düzeylerinde gerçekleştiği sonucuna ulaşmışlar. Örneğin, Chang ve diğerleri (2009) serbest ticaretin büyüme üzerindeki etkisinin, özellikle kurumsal yapı olmak üzere bazı yapısal reformların hayata geçirilip geçirilmediğine bağlı olarak olumlu ya da olumsuz olabileceğini ortaya koymuşlar.

Genel Değerlendirme ve Sonuç

Bu yazıda, iktisat biliminin cevap aradığı en eski sorulardan biri olan, serbest dış ticaretin büyüme üzerindeki etkisi, teorik ve ampirik iktisat yazını çerçevesinde inceleniyor. Bu kısa incelemenin ışığında, serbest ticaret büyüme ilişkisi üzerine iki önemli sonucu vurgulamak mümkün:

  • Serbest dış ticaretin uzun dönemde ekonomik büyüme üzerindeki etkisine ilişkin olarak, mevcut iktisat teorisi kesin bir sonuç ortaya koyamamakta. Teorik olarak bu etki ülke koşullarına bağlı olarak olumlu, olumsuz ya da yansız olabilmekte.
  • Konuyla ilgili uygulamalı çalışmalar, çoğunlukla serbest dış ticaretin uzun dönemde büyümeyi olumlu yönde etkilediği sonucunu verseler de, yöntemsel olarak önemli eksiklikler içermekte. Daha açık bir deyişle, uygulamalı iktisat yazını serbest ticaret büyüme ilişkisi üzerine sağlam ve ikna edici bir kanıt sunamamakta. Öte yandan, mevcut uygulamalı çalışmaların korumacılığın büyüme için daha olumlu olduğu yönünde de sağlam bir kanıt ileri süremediği vurgulanmalı.

Bu çerçevede, serbest ticaret büyüme ilişkisi üzerine bizce en önemli politika çıkarımı şu şekilde: Kaliteli bir kurumsal yapı olmadan, serbest dış ticaret tek başına ekonomik büyümeyi garanti etmez. Bu nedenle, özellikle gelişmekte olan ülkeler olmak üzere, bir ülkenin kurumsal yapısını geliştirme konusunda göstereceği performans, dünya ekonomisinde korumacılık eğiliminin artmasından ya da azalmasından bağımsız olarak, ekonominin büyüme ve dış ticaretten faydalanma potansiyeli üzerinde belirleyici olur.

[1] İçsel büyüme teorileri, üretim faktörlerinin verimliliğini artıran ve büyümenin itici gücü olan teknolojik gelişmeyi, dışsal bir değişken olarak almak yerine, model içerisinde ekonomik birimlerin kararları çerçevesinde belirlenen bir değişken olarak analiz etmektedir. Teknolojik gelişme model içerisinde belirlendiği için, bu teorilere içsel büyüme modelleri denmektedir.

 

Kaynakça:

Alcala, F., and Ciccone, A. (2004), Trade and productivity. Quarterly Journal of Economics, 119(2):613-646.

Balassa, B. (1978), Exports and economic growth: Further evidence. Journal of Development Economics, 5(2):181-189.

Chang, R., Kaltani ,L., and  Loayza, N.V. (2009), Openness can be good for growth: The role of policy complementarities. Journal of Development Economics, 90: 33–49

Dollar, D. (1992), Outward-oriented developing economies really do grow more rapidly: Evidence from 95 LDCs, 1976-1985. Economic Development and Cultural Change, 40(3):523-544.

Dollar, D., and Kraay, A. (2003), Institutions, trade, and growth. Journal of Monetary Economics, 50(1): 133–162.

Easterly, W., and Levine, R. (2003), Tropics, germs, and crops: How endowments infuence economic development. Journal of Monetary Economics, 50(1):3-39.

Edwards, S. (1998), Openness, productivity and growth: What do we really know? Economic Journal, 108(447):383-398.

Feder, G. (1982) On exports and economic growth. Journal of Development Economics, 12(1-2):59-73.

Frankel, J. A., and Romer, D. (1999), Does trade cause growth? American Economic Review, 89(3):379-399.

Grossman, G. M.,  and  Helpman, E.(1991), Innovation and Growth in the Global Economy. MIT press, Cambridge, USA and London, UK.

Ram, R. (1987), Exports and economic growth in developing countries: Evidence from time-series and cross-section data. Economic Development and Cultural Change, 36(1):51-72.

Rivera-Batiz, L. A., and Romer, P. M. (1991), International trade with endogenous technological change. European Economic Review, 35(4):971-1001.

Rodrik, D., and Rodríguez, F. 2000, Trade policy and economic growth: a skeptic's guide to the cross-national evidence. In: Bernanke, Ben, Rogoff, Kenneth (Eds.), NBER Macroeconomics Annual, volume 15. MIT Press, Cambridge, USA, pp. 261–325.

Rodrik, D., Subramanian, A., and Trebbi. F. (2004), Institutions rule: The primacy of institutions over geography and integration in economic development. Journal of Economic Growth, 9:131-165.

Sachs J. D., and Warner, A. M. (1995), Economic reform and the process of global integration. Brookings Papers on Economic Activity, 1995(1):1-118, (25th Anniversary Issue).

Solow, R. M. (1956), A contribution to the theory of economic growth. Quarterly Journal of Economics, 70(1):65-94.

 

Bülent Ulaşan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında Ekonomist olarak görev yapmaktadır.

Editöre Not
Her türlü görüş, öneri
ve yorumlarınız için:
Mesaj Gönder

ANA SAYFA

* Blogda yer verilen görüşler yazarlara aittir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının resmi görüşlerini temsil etmeyebilir.