Türkiye ekonomisi 2018 yılında hız ve kompozisyon bakımından dengelenme sürecine girdi ve 2018’de büyümenin temel sürükleyicisi net ihracat oldu (Grafik 1). Net ihracattaki bu belirgin hareket ve buna paralel olarak cari işlemler açığında gözlenen hızlı daralma, dengelenme süreci açısından büyük önem taşıyor. Aslında dış denge 2011 yılından bu yana iyileşme eğilimi gösteriyor. Bu yazıda, son yıllarda dış dengede yaşanan düzelmenin belirleyicilerinin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bunun için Çelgin vd. (2019) çalışmasının bulgularını kullanarak dış denge bileşenlerinin birikimli açıklayıcılarını inceliyoruz.
Çelgin vd. (2019) çalışmasında Türkiye’nin milli gelir tanımlı altın hariç reel ihracat ve ithalatında gelir ve göreli fiyat etkilerini ayrıştırmıştık. Çalışmada, altın hariç mal ihracatı, yurt dışı talep koşullarının belirleyicisi olarak seçilen ihracat ağırlıklı küresel büyüme endeksi ve göreli fiyat etkilerinin temsilcisi olarak belirlenen TÜFE bazlı reel kur değişkenleri ile açıklanmıştı. Modeller, talep koşullarının altın hariç mal ihracatını açıklamada oldukça baskın olduğunu göstermişti. Nitekim 2011-2018 yılları arası altın hariç mal ihracatı birikimli olarak yaklaşık yüzde 66 artarken bu artışın oldukça yüksek bir kısmını (50,6 puan) dış talep büyümesi açıklıyor (Grafik 2).
Hizmet ihracatı ise GSYİH ağırlıklı küresel büyüme endeksi ve reel kur kullanılarak ayrıştırıldı. Yapılan analize göre, gelir ve ikame etkilerinin hizmet ihracatına daha dengeli bir katkı verdiğini söyleyebiliriz (Grafik 3).
İthalat tarafında hizmet kalemi oldukça sınırlı kaldığı için ithalatı açıklarken mal ve hizmet ayrımına gitmedik. Altın hariç ithalat da ihracatta olduğu gibi talep belirleyicileri ve reel kur ile açıklandı. İthalat üzerinde iç ve dış talebin etkilerini ayrı ayrı görmek için talep belirleyicileri ihracat ve ihracat hariç GSYİH (yurt içi talep) olarak iki kısımda ele alındı. Grafik 4 incelendiğinde; değişkenlerin ilgili dönem boyunca birbirlerine yakın katkılar sundukları anlaşılıyor. Ancak, yurt içi talebin katkısının az da olsa ön plana çıktığı görülebiliyor.
Bu noktada dış dengedeki daha yakın dönem gelişmelerini anlayabilmek adına ithalat gerçekleşmeleri mercek altına alındığında; 2017 yılından itibaren reel kur hareketlerinin ithalatı sınırlayıcı etkisinin daha belirgin hale geldiği görülüyor (Grafik 5).
Sonuç olarak, ampirik bulgular, önceki çalışmalarla uyumlu olarak reel kur hareketlerinin ihracat performansını artırmada kısmen önemli olduğuna, ancak talep hareketlerinin esas belirleyici olmaya devam ettiğine işaret ediyor. Reel kur ithalat üzerinde ihracata göre daha etkili olsa da sonuçlarımız toplam talebin ithalatı belirleme gücünün daha baskın olduğunu gösteriyor. Son dönemde dış dengede yaşanan düzelmede ise reel kurun etkisinin tarihsel ortalamalara kıyasla daha belirgin olduğu görülüyor.
Referanslar
Çelgin A., Gökcü M., Özel Ö. (2019). İhracat ve İthalatta Gelir ve Göreli Fiyat Etkilerinin Ayrıştırılması. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Ekonomi Notu, No:19/05.