Ali İzzeddin Çelebi,Alper Tunga Demir,Ali Gencay Özbekler
Bu yazıda, Hazine ve Maliye Bakanlığı yeniden ihraç ihaleleri bağlamında, sıkı para politikası duruşunun borçlanma maliyetlerini azaltıcı etkisini inceliyoruz.
Son dönemde sapma endeksinin tarihsel olarak düşük seviyelerde seyretmesi, para politikası uygulamalarının etkinliğine ve öngörülebilirliğine ilişkin olumlu bir göstergedir.
Merkez bankalarının politika normalleşmesi yönünde bir istek ve iradeleri olduğu görülse de ABD dışındaki ülkelerde büyüme ve istihdam gelişmeleri buna olanak tanıyacak kadar olumlu sinyaller vermiyor.
Kur riskinin yükseldiği dönemlerde artan döviz talebi nedeniyle ortaya çıkan korunma ihtiyacı, kur takası piyasası ile spot piyasada seviye ve oynaklıkları da artırıyor.
Son dönemde gelişmekte olan ülkelerde şirketler kesiminin döviz kuru riskine dair alınan önlemler kapsamında, Hindistan ve Endonezya Merkez Bankalarının kararlarının ön plana çıktığı söylenebilir.
Liralaşma Stratejisi; Türkiye ekonomisinin kalıcı fiyat istikrarını ve finansal istikrarı yakalayabilmesi için sürekli geliştirilen kapsamlı bir politika çerçevesi sunmaktadır.
F. Pınar Erdem Küçükbıçakcı,Etkin Özen,İbrahim Ünalmış
Bulgularımız makro ihtiyati politika araçlarının etkinliğinin kredi çevriminin içinde bulunduğu – kredilerin büyümesinin hızlandığı ya da yavaşladığı - duruma bağlı olduğuna işaret etmektedir.
Enflasyonla mücadele sürecinde bütün paydaşların ortak çabasıyla hayata geçirilecek bütüncül bir yaklaşım, fiyat istikrarına daha düşük maliyetle ve kalıcı olarak ulaşılması konusunda önemli katkı sağlayabilir.
Uğur Namık Küçük,İbrahim Ethem Güney,Doruk Küçüksaraç
TL Uzlaşmalı Vadeli Döviz Alım-Satım İhaleleri’nin reel sektörün basit, derinliği olan ve etkin bir ürüne erişimini kolaylaştırarak döviz kuru riskini yönetme kapasitesini arttırması beklenmektedir.
Ahmet Bilal Kurtoğlu,Furkan Höçük,Ömer Batuhan Beşirli
Merkez bankaları kanunda kendilerine verilen görev ve yetkiler ile, ticari bankalardan farklı bir şekilde, kamu yararını gözeten bir çerçevede faaliyet gösterir ve kâr amacı gütmez. Literatürde de dikkat çekildiği üzere, merkez bankalarının olağanüstü dönemlerde dönemsel olarak zarar açıklamaları geçici ve istisnai bir niteliktedir ve para politikasının etkinliğinin ölçülmesinde bir gösterge niteliğinde değildir.
Bu çalışmada özet bulgularına yer verilen etki analizlerine göre, DDM ile ilgili başlatılan TL’ye geçiş süreci ek bir döviz talebi yaratmadığı gibi, vadesi dolan firmaların nette döviz alıcısı olma ihtimali yapılan düzenlemeler sonrasında belirgin oranda düşüyor.