Merkez Bankası Para Politikası Çerçevesi

Paylaş
Yazdır

2001 Krizi Sonrası Yapısal Değişiklikler

2001 krizi, Türkiye ekonomisi için bir dönüm noktası olmuş ve kriz sonrası dönemde birçok alanda yapısal dönüşümün sağlanması amaçlanmıştır. Bu alanda yapılan yenilikler şu şekildedir:

a. Dalgalı Döviz Kuru Rejimi

2001 krizi sonrası yapılan ilk değişiklik, döviz kuruna dayalı istikrar programına son verilmesi olmuştur. Bunun yerine, 22 Şubat 2001 tarihinde Merkez Bankası ve Hükûmetin ortak kararı ile dalgalı döviz kuru rejimine geçilmiştir. 

b. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı

Bu dönemde yapılan bir diğer gelişme de 2001 yılının Mayıs ayında uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye Geçiş Programıdır. Bu program ile temel olarak amaçlanan şunlardır:

  • Bankacılık sektörüne yönelik tedbirlerin alınması.
  • Mali disiplinin sağlanması.
  • Yapısal reformların gerçekleştirilmesi.
  • Makroekonomik politikaların enflasyonla mücadelede etkin şekilde kullanılması.
  • Sürdürülebilir büyüme ortamının oluşturulması.

c. TCMB Kanunu’nda yapılan değişiklikler

Kriz sonrası atılan bir diğer önemli adım Mayıs 2001 tarihinde Merkez Bankası Kanunu’nda yapılan değişiklik olmuştur. Değişen yasaya göre; 

  • Fiyat istikrarını sağlamak, Merkez Bankasının temel amacı olarak belirlenmiş,
  • Banka, fiyat istikrarını sağlamak için gerekli tedbirleri almakla görevlendirilmiş,
  • Merkez Bankasının fiyat istikrarı amacı ile çelişmemek kaydıyla, Hükûmetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleyeceği belirtilmiş,
  • Türkiye’deki para politikasını uygulama yetkisi Merkez Bankasına verilmiş,
  • Merkez Bankası, para politikası uygulama araçlarını doğrudan belirleme (araç bağımsızlığı) hakkına sahip olmuş,
  • Bankanın, Hazine ve diğer kamu kuruluşlarının açıklarını finanse etmesi ile ilgili uygulamaya yasal olarak son verilmiş,
  • Para politikası kararlarının kurumsal bir yapı içinde alınması amacıyla Para Politikası Kurulu (PPK) oluşturulmuş, 
  • Merkez Bankasına sağlanan bağımsızlığın doğal sonucu olarak,  hesap verme sorumluluğu da verilmiştir. 
     

1. Örtük Enflasyon Hedeflemesi Dönemi (2002-2005)

Merkez Bankası; 2002 yılında yaptığı duyuruda, para politikasının nihai amacının enflasyon hedeflemesine geçmek olduğunu duyurmuştur. 

2002-2005 dönemi ise bu nihai hedefe geçebilmek için, para politikasının etkinliğini kısıtlayan unsurların ortadan kalkmasına yönelik adımların atıldığı ve gerekli ön koşulların sağlandığı bir hazırlık dönemi olmuştur. Bir geçiş süreci olarak nitelendirilen söz konusu dönemdeki para politikası uygulaması “Örtük Enflasyon Hedeflemesi Rejimi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde atılan adımlar şu şekildedir:

a. Para Tabanı

Bu dönemde enflasyon hedefleri yıllık bazda Hükümet ile ortak olarak belirlenmiştir. Diğer taraftan, hedeflenen temel parasal büyüklük olan “Para Tabanı” da ek bir çapa olarak belirlenmiş ve dönemler itibarıyla enflasyon hedefi ile tutarlı Para Tabanı Hedefleri konulmuştur. 

b. Yeni Türk Lirasına Geçiş (Para Reformu)

2005 yılında atılan bir diğer önemli adım, Türk lirasından 6 sıfır atılması ile Yeni Türk lirasına geçiş olmuştur. Para Reformu olarak adlandırılan bu adım, elde edilen kazanımların kalıcılığına duyulan güvenin de bir göstergesi niteliğindedir. 

c. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Değişiklikleri

2002-2005 yılları arasındaki geçiş döneminde yaşanan bir diğer gelişme ise TÜİK’in fiyat endekslerinde yapılan kapsamlı  değişikliklerdir.

 

2. Enflasyon Hedeflemesi Dönemi (2006)

2002-2005 yıllarındaki enflasyonla mücadelede elde edilen başarının ardından Merkez Bankası, gerekli ön koşullarının sağlandığına karar vererek 2006 yılından itibaren Enflasyon Hedeflemesi Rejimini uygulamaya koymuştur.

a. Enflasyon Hedefleri

Bu dönemde  Merkez Bankası, enflasyon hedeflemesi konusunda kolay iletişim kurmak ve anlaşılabilmek için "nokta hedef” belirlemiş; enflasyon hedefi olarak TÜFE’nin yıllık yüzde değişimi ile hesaplanan yıl sonu enflasyon oranının kullanılmasına karar verilmiştir. Enflasyon hedeflerinin Hükümet ile birlikte belirlenerek üç yıllık hedef ufkuyla ilan edilmesi karara bağlanmıştır.

b. Hesap Verme Mekanizması

Para politikası kontrolü dışındaki unsurlar nedeniyle, enflasyonda dalgalanma yaşanması ihtimalleri yüksek; nokta hedef söz konusu olduğu zaman ise enflasyonların birebir aynı olma olasılığı çok düşüktür. 

Bu nedenle enflasyon hedefi etrafında, her iki yönde 2 puanlık bir belirsizlik aralığı oluşturulmuştur. Bu aralık, aynı zamanda hesap verme mekanizmasının uygulanmasına da hizmet eder. 

Merkez Bankası Kanunun 42’inci maddesine göre; Banka, enflasyon hedeflerinden sapma ya da sapma olasılığı durumlarında, konu ile ilgili nedenleri ve alınması gereken önlemleri Hükûmete bildirmek ve kamuoyuna açıklamakla yükümlüdür. 

c. Para Politikası Kurulu (PPK)

Enflasyon hedeflemesi rejimine geçilmesiyle birlikte PPK önceden belirlenen ve kamuoyuna açıklanan bir takvim çerçevesinde aylık olarak toplanmaya devam etmiştir. 

Bir önceki Örtük Enflasyon Hedeflemesi Dönemi’nden farklı olarak; faiz oranlarına ilişkin kararlar, PPK toplantılarında oylanmak suretiyle alınmaya ve gerekçeleri ile birlikte aynı gün ilan edilmeye başlamıştır. 

Bir diğer ifade ile para politikası kararlarında PPK, tavsiye veren konumdan karar alıcı konuma geçmiştir. 

 

3. Küresel Kriz Sonrası Para Politikası (2010 Yılı Sonrası)

2008-2009 yıllarındaki küresel finansal kriz, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülke ekonomilerini ciddi düzeyde sarsmıştır. Küresel krizden çıkarılan derslerden birisi de finansal istikrarın göz ardı edilmesinin orta ve uzun vadede makroekonomik istikrarı ve fiyat istikrarını tehdit edebileceğidir. Bu küresel koşullar merkez bankalarını alternatif politika arayışlarına yönlendirmiştir.

a. Yeni Para Politikası

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası da; 2010 yılı sonlarından itibaren krizin olumsuz etkilerini sınırlamak için geleneksel uygulamalar dışında, şoklara karşı tepki verebilen yeni bir para politikası tasarlamıştır. Bu amaçla 2006 yılından itibaren uygulanan enflasyon hedeflemesi rejimi, finansal istikrarı da gözetecek şekilde geliştirilmiştir. Yapılan revizyonda Merkez Bankası; mevcut rejime, birden fazla faizin araç olarak kullanıldığı asimetrik ve geniş bir koridor sistemi ile aktif likidite politikasına dayalı esnek bir çerçeve getirmiştir. 

b. Yeni Politika Araçları

Söz konusu dönemde, TCMB aynı zamanda politika araçlarını da çeşitlendirmiştir. Bu çerçevede zorunlu karşılıklar ve Rezerv Opsiyon Mekanizması gibi araçları da kullanarak Banka, fiyat istikrarından ödün vermeden finansal istikrarı sağlamak doğrultusunda adımlar atmıştır.

c. Geniş Faiz Koridorunda Düzenlemeler

Merkez Bankası tarafından uygulanan geniş faiz koridoru küresel belirsizliklerin yoğun olduğu dönemde, sermaye hareketlerindeki oynaklığın etkisini azaltmak doğrultusunda önemli bir katkı sağlamakla birlikte, para politikası duruşunun anlaşılması konusunda bazı sıkıntıları da içermektedir. Geleneksel para politikasında, politika faizi, para politikası duruşunu belirlerken; geniş faiz koridorunda ise para politikası duruşu, farklı fonlama faizlerine bağlı olmaktadır. Bu durum ise para politikası duruşunu anlamayı zorlaştıran bir unsurdur. Bu nedenlerle ve parasal aktarım mekanizmasının etkin işleyişine vereceği katkı da göz önünde bulundurularak; geniş faiz koridorunun üst bandı (TCMB gecelik borç verme faizi), Mart- Eylül 2016 döneminde kademeli olarak toplam 250 baz puan indirilmiştir.

Böylelikle 2016 yılında para politikası sadeleştirilerek daha net bir şekilde anlaşıldığı bir çerçeveye geçilmeye başlamıştır. Bunun yanında, enflasyonun kalıcı olarak düşük seviyelere inmesini geciktiren yapısal konular da tespit edilmiş ve konu ile ilgili kamuoyunda farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. 

Merkez Bankası; yasayla kendisine verilen görev çerçevesinde fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrarı da gözeterek Türkiye ekonomisinin dengeli ve sürdürülebilir büyüme sürecine katkı yapmaya devam etmektedir. Bu bağlamda Banka, benimsemiş olduğu para ve likidite politikalarını, enflasyonla mücadele yönünde gerektiği zaman ve ölçüde kullanır.

 

4. Merkez Bankası İletişim Politikası

Merkez Bankası para politikasının temel iletişim araçları; PPK duyuruları ve yılda 4 kez yayımlanan Enflasyon Raporu’dur. 

a. PPK Toplantıları ve Duyuruları

Merkez Bankası Kanunu’na göre PPK toplantıları, yılda en az sekiz defa yapılır. 2024 yılında, tarihleri önceden ilan edilen toplam on iki toplantı yapılması öngörülmüştür. 

 

Para politikası kararı ile kararın kısa gerekçesi, toplantının hemen ardından saat 14.00’te; PPK’nın yaptığı değerlendirmeleri içeren toplantı özeti ise beş iş günü içinde Merkez Bankası genel ağ sayfasında yayımlanır. 

b. Raporlar ve Diğer Duyurular

Enflasyon verilerinin açıklanmasını takiben yayımlanan Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu ile finansal sisteme ilişkin ayrıntılı analizler içeren Finansal İstikrar Raporu da, Merkez Bankası iletişim politikasının önemli bir parçasıdır. 

Para ve kur politikası çerçevesine ilişkin kamuoyuyla paylaşılan duyurular da önemli bir yere sahiptir. 

c. Merkez Bankası Sunumları

Ayrıca Başkan tarafından Merkez Bankası’nın faaliyetleri ve para politikası uygulamaları hakkında; Bakanlar Kurulu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu ve diğer platformlarda yapılan sunumlarda da kamuoyu bilgilendirilmektedir.

d. İletişim Politikasında Yapılan Değişiklikler

Farklı hedef kitlelerin bilgi ihtiyaçlarının karşılanması ve kamuoyuyla iletişimi güçlendirmek amacıyla, 2016 yılında Merkez Bankası iletişim politikasında bazı yenilikler yapılmıştır. Bu doğrultuda şu yenilikler hayata geçirilmiştir:

  • Reel sektör temsilcileri ve finans kuruluşlarıyla düzenli toplantılar yapılması 
  • Yatırımcı ve analistlerle yapılan teknik içerikli görüşmelerin sayısı ve kapsamının artırılması 
  • İletişim alanındaki teknolojik gelişmeler doğrultusunda, sosyal medya araçlarının daha aktif şekilde kullanılması 
  • Çalışanlarının görüşlerini kamuoyu ile paylaşabilmeleri, tartışmaya açmaları ve ekonomi gündemine katkıda bulunabilmeleri amacıyla, Merkezin Güncesi adlı bir blog sitesinin açılması.